SUSKUNLUK

Yazılmış ve sonradan silinmiş bir cümle gibi. Ulaşılmaktan kaçınılmış gibi. Anlatmak isterken cümle kuramamak gibi. Belki de en çok gece ikide kendini yazıya adamak gibi. Bir bataklıkta çırpındıkça battığını hissettiğin an vazgeçersin. Ve yavaş yavaş batmayı beklersin. Son kez gökyüzünün huzurunu dinlemeyi mi, endişeye kapılmayı mı tercih edeceğin, senin bileceğin iş. Ama hiç var olmamış gibi yok olacağını, içine kaçan kumların ciğerini patlatacağı hissinden alıkoyamazsın kendini. Bu zaman avaz avaz susmaktan başka elinden bir şey gelmez. Yükselen düşüncelerinin sesi kurtarabilir mi seni boğulmaktan? Yoksa içine akıttığın tamamlanmamış cümlelerindeki kopuk sesin bataklığın basıncını değiştirir mi? Ruhun vakitsiz saniyelerde çığlık çığlığa haykırırken, bedeninin soğuk suskunluğuyla mahkum edilmişsindir. Parantezler içindeki o söylemek istediğin sözlerin çokluğu boğazında acı bırakır. Mahşerimde beklerken iki nefesim arasında beni görürsen eğer, dargın bile olsak kelimeleri silah olan sen, gel. Ve bana elini uzatmak yerine, bataklıkta hiçbir zaman batılamayacağı gerçeğini söyle. Bunu bilirsem eğer,ben kendimi kurtarabilirim. Ama farz edelim ki, ben kurtaramıyorum, kaç suskunluğum sonra beni kurtarırsın?
-Vildan Çağla Köstem
Diğer yazılarımda görüşmek üzere..
Yorumlarınızı bekliyorum..

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Bence en ponçik metin yazarı 💞💖
Unknown dedi ki…
başarılı
Hülya Kalkan dedi ki…
Tek kelimeyle muhteşem....<3
Hülyaa dedi ki…
Aslında her susuş ta bir cevaptır anlayan için��
0nur23 dedi ki…
Gerçekten harika ve ilgi çekici öylesine bı bakmak için girdim ama çok beğendim